Azerbaycan’da Kurgan medeniyeti
Dünden bugüne kadar
Tohid Melikzade Sarkhan Aliyev
31.08.2004
Eski Türkler kendi ölülerini “ kurgan “ adlı neheng kabirlerde gömerlerdi. Kurganlar tepe gibi yapılmış büyük kabirler olmuştur. Kurgan sözü ise “ tepe kimi kabir “ manasına gelmektedir. Bu terimin başka bir varyantı ise Azerbaycan eyaletinin Zencan kentinde hala kullanılmaktadır. Bu vilayette yaşayan Türkler gömmeye “ korlamak “ denilir. Bizce Kurgan sözü ile “ korlamak “ kelimesi aynı köktendirler . Şimdilik Arkeoloji kazıntılar Azerbaycan’da bu eski geleneğin sürekliliğin açıkça göstermektedir. 1930lerde İran’ın Huzistan adlı eyaletinde eski Elam Proto Türklerin yaşadığı Behbahan kentinde bir baraj inşası esnasında büyük bir mezarlıklar bulundu . Mezarın içinde metal aletler , kap- kacaklar ve mezar sahibinin ölüm sonrası dünyada kullanabileceği eşyalar bulundu. 1982lerde arkeoloji kazıntılar aynı bölgede devam ederken , Türk medeniyetinin ayrılmaz parçası olan , kurgan medeniyeti ile ilgili yeni buluntular bulundu. Bu bölgede araştırmalar hala da devam etmektedir .
Azerbaycan’da Kurgan medeniyeti milattan önce 3-4. asırlardan başlamıştır. Bu devirlerde Azerbaycan’da Proto Türkler yaşamaktaydılar. Azerbaycan efsanelerine göre “ kurgan “ medeniyeti “Oğuz Hakan”la ilgilidir. Oğuz hakan bir çok ülkeyi fetih ettikten sonra yüksek tepeler yapmayı emredermiş . Burhani Gatı-i adlı kitabın yazarı Tebrizli Muhammed Hüseyin Halef’in yazdığına göre Azerbaycan adı bu yüksek tepelerden gelmektedir. Çünkü eski Türkçe’de “Azer” sözü yüksek yer demektir. Biz bu sözü aynı anlamda Divanı Luğatu t Türk kitabında da görüyoruz. . Bir diğer ilginç nokta da şudur ki hala Ukrayna’da bulunan eski Türk kurganlarına ‘Oğuz’ denilmektedir . Birçok Azerbaycan bölgelerinde ise bu tarz kurganlara “Oğuz Kabirleri” denilir .
Tarihçi Herodot kendi kitabında Türk medeniyeti ile ilgili birçok bilgi vermiştir. O , kurganları böyle anlatıyor : Hakanların kabirleri dörtgen ve çok büyük kazılardır… bu özel mezarlar Hakanlar için yapılmış özel mezarlıklarda yapılır. Onlar ölünü kabre koyup , dört köşesine uzun süngüler takarlar. Üzerine ise büyük tahta parçaları koyarlar. Kabirlerin içine ise birçok hizmetçiyi öldürüp bırakırlar. Sonra ise kabrin üzerine toprak dökerler. Her dönemin Türkleri kendi hakanının kabrinin yüksek olması için çalışırlar . Biz bu yüksek kurganları Mısırda yapılmış olan piramitlerle karşılaştırabiliriz.
Yakın çağlara geldikçe Türklerin Kurgan medeniyeti daha detaylı şekilde incelenmiştir. Örnek olarak Oğuz Türkleri ölünü odaya benzer bir mezara koyup eline ağaçtan yapılmış bardak verirlermiş. Bardağın içine ise kımız , ölünün ön tarafına daha büyük bir tabuta ise içki koyarmışlar. Biz aynı geleneğe doğu Türkistan’da bulunan Balballarda da rastlayabiliyoruz.
Dörtgen biçimli kurganlar daha sonra Türklerin obalarına benzer kubbe şekline dönüşüyor. Çağdaş Türkmenler buna benzer kubbelere “yozika” derler . Plit Noa’ya göre Peçenekler ölülerini ağaçtan yapılmış tabuta koyarak ölünün yüzünü batı tarafa çevirirmişler. Sonra kabrin üzerine ufak bir tepe yaparmışlar.
Başka bir geleneğe göre Türkler kabirlerin üstüne Balbal denilen taştan yapılmış heykel koyarmışlar. Bu heykellerin sayı şahsın hayatta iken öldürdüğü düşman sayını gösteriyordu. Balbal koyma geleneğine Gök Türklerde de rastlanılmaktadır. Huart’a göre bu balballar ölenlerin ruhunu geçici olarak yaşamda olan insanların arasında kaldığı inancından kaynaklanmaktadır. Yine Huart’a göre balbal koyma geleneği Kıpçak Türklerinde de 13. asra kadar devam etmiştir.Kıpçaklarda balbalların yüzü gün doğan tarafa koyulurdu . Rus kaynaklarında Balballara “kamnaya baba” denir , bu ifade “taş olmuş ecdat” anlamına gelmektedir. Balbalların konduğu yer Türklerin tapınak yeri sayılıyordu.
12. asır Azerbaycan Şairi Genceli Nizami Azerbaycan Kıpçaklarının balballar önünden geçerken saygı gösterdiklerini açıkça yazıyor : “geçenler saygı göstermek için atlı olursa bir ok , çoban olursa bir koyun bırakıp geçerler” . Bu geleneklere Şamanizm’e inanan Tukiyular’da da rastlanmaktadır. Oğuz Türkleri de yuğ (yas) merasimi için kurban edilen atın başını ayaklarını bir de gönünü (derisini) uzun ağaçlara takıp kurgan üstüne koyarlarmış. Ancak Peçenekler bunları kabrin üstüne değil ölenle birlikte gömerler. Bazı seyyahların yazdıklarına göre Türkler kabirlerin üstüne direklere geçirilmiş gön bırakırlar. William adlı seyyah Kara deniz yakınlarındaki ovalarda bir kabir üstüne asılmış 11 at gönü olduğunu kaydetmiştir . Balbal geleneği Azerbaycan’da insan heykeli şeklinde değil yiğitlik anlamı taşıyan aslan ve koç heykeline dönmüştür. Bazen de mezar taşları üzerine ölen insanın mesleği ile ilgili resimler kazılır. Eski aşıklarımızın mezar taşları üzerinde onların şekli ile kazınmış saz resmi görünmektedir. Biz bu mezar taşlarına Salmas , Urmiye ve Karabağ bölgesinde rastlayabiliriz. Şu anda Iran Türkmenlerinin Gelidağ ve Nakhurli (Nahırlı) mezarlıklarında bulunan mezarların üzerinde ağaçtan yontulmuş kuş kanadına rastlamak mümkündür. Halid Nebi kabristanlıklarında taştan yontulmuş iki buçuk metreden fazla sütunlar bulunmaktadır.
Bu gibi sütunlara Azerbaycan’ın Tebriz (Piri Şirvan), Tufargan (Badamyar mezarlığında) , Urmiye (Bent köyünde) ve Şeki (Yukarı Baş eski mezarlığında) şehirlerinde rastlanılmaktadır.
Urmiye’nin Bent köyünde Osmanlı şehitlerinin bir kabristanlığı bulunmaktadır . Azerbaycan halkı 1918 de Ermeniler tarafından halkımızı soykırımdan kurtarmak için bölgeye gelip de Azerbaycan yolunda şehit olmuş Osmanlı askerlerinin mezarı üzerine 2 metre yüksekliğinde taşlar dikmişler. Demek ki unutulmaz kurgan geleneğimiz 20. asırların başlarına kadar halkımızın içinde yaşam mücadelesi vermekteydi
Araştırmacı, yazar, iran ,Azerbaycan eyaleti , salmas üniversitesi , tohidmelikzade@yahoo.com
Araştırmacı, yazar , Azerbaycan cümhüriyeti , Bakü , sarkhanaliyev@yahoo.com
-------------------------------------------------------------------------------
Anderas Palotsi , H , Peçenekha kumanha ve yasha , tercüme eden R. Behzadi , Tahran , 1375 , s: 139
Keyhan gazetesi , sayı 16368 ,tarih 1377 – 9 - 19
Tebrizi, Halef , Burhan-i Gatı-i, Azerbaycan Maddesi
Kaşkari , Mahmut , Divani Luğatut Türk, Tahran 1376 , s: 83
Memmedov, Altay , Oğuz Saltanatı, Bakü ,1992 , s: 87
Efendiyev, Paşa, Azerbaycan Şifahi Halk Edebiyatı , Bakü , 1992 , s: 148
Herodot , Tarih , Tahran , 1370 , s: 281-2
Vambri , Arminius , Seyahat-ı Dervişi Duruğin , Tahran ,1372 , s: 414
Anderas Palotsi , H , Peçenekha kumanha ve yasha , tercüme eden R. Behzadi , Tahran , 1375 , s: 20-21
Köprülü , M. F. , Türk Edebiyatı Tarihi , İstanbul , 1970 , s: 15-16
Anderas Palotsi , H , Peçenekha kumanha ve yasha , tercüme eden R. Behzadi , Tahran , 1375 , s: 133
Anderas Palotsi , H , Peçenekha kumanha ve yasha , tercüme eden R. Behzadi , Tahran , 1375 , s: 135
Anderas palotsi , aynı kaynak , s: 133
Anderas palotsi , aynı kaynak , s: 133
Köprülü , aynı kaynak , s: 15
Vambri , aynı kaynak s:14
Anderas palotsi , aynı kaynak , s:136
Güli , Eminullah , Seyri Der Tarihi Siyasi İçtimai Türkmenha , Tahran , S: 266
0 Comments:
Post a Comment
Subscribe to Post Comments [Atom]
<< Home