Friday, November 30, 2007


Alvei Mezar Taşları

Malatya-Elazığ-Tunceli-Erzurum-Erzincan gibi, Doğu Anadolu bölgesindeki illerde, 13.yüz yıl ve sonra ki yüzyıla ait, şehir ve kasaba, köy ve mera yerleşim birimlerinde, Türkmen izlerini mezar taşlarında görmek mümkündür.

Bir milletin tarihi süreçte, varlığını; mezarlıklar önemli bir şekilde belgelemektedir.

Bu nedenle, Alevilerin tapu senetleri de mezar taşlarıdır. İşte bunlardan biri de; “Erzincan’a bağlı Refahiye’den yaklaşık 22 km. uzağında ve onun güney batısında iki küçük derenin Y harfi şeklinde birleştiği bir yerde kurulmuş olan Eski-konak Köyü”dür.

Mezar taşlarının yan yüzeyinde bir takım eşyalar gündelik yaşantıda kullanılan, araç-gereç ve ev tasvirleri ile sanatsal özellikler taşıyan şekiller; resimler, tarihi bilgi ve dualar işlenmiştir.

Bu figür ve motifler cinsiyeti, hayatı ve mesleği ile alâkalı görülen motifler seçilerek kullanılmıştır.

Mezar taşlarının çoğunun üzerinde gençliği gösteren kılıç kalkan, hançer, bıçak, sadak, ok, yay tüfek, tabanca, eyerli at, koç figürleri görülürken; Evladı-Resul Dedelere ait lâhit türleri üzerinde manevi gücü ifade eden asa kabartmalı mezar taşı, bazı din adamlarının mezar taşlarında ise tespih, kandil, vb. gibi eşyalar tasvir edilmiştir.

Kadınlara ait mezar taşlarında ise ev eşyaları şekilleri, dokuma tezgahı, şiş herek, çatal, ibrik, leğen, tarak, tepsi fincan, kandil motifleri, iğne, sap, küskü gibi resimlerin yapıldığı görülmektedir.

Ayrıca; horoz-tavuk motifi, çite leylek veya tavus kuşu motifleri, şahin, yılan, üzerlik otu ve kır çiçekleri motiflerin olması; hekim, afsuncu ve avcı gibi ölenleri ya da ruhu göğe ağanları betimlemektedir.

Karasaban, boyunduruk, üvendire, orak, derhe, gibi alet-araç-edavat çiftçileri; balta, kama ve baston gibi şeyler de Şeyh ve asker araçları işlenmiştir ki, önemli birer belgesel kanıttır.

Mezar taşlarındaki bezemenin ölen kişinin şahsiyetiyle, yaşam biçimiyle yakından alâkalı olduğu açıktır.

Örneğin, ibrik; temizliğin paklığın, tepsi konukseverliğin, kandil aydınlığın, Ayna ise Güneş ve Ay’ın sembolleridir; “Ay Ali’dir, gün Muhammed” veya “Aynayı tutum yüzüme Ali göründü gözüme” özdeyişleri de şahidelerde ki ayna motifleri ile anlatılmıştır.

Tüfek, tabanca, ok, yay, kılıç, taber, eyerli at gibi yatana ait eşyaların kabartma resimleri, tamamıyla Türklerin yaşama biçimleriyle ilgili semboller olup, mezarda yatan kişinin yiğitlik ve kahramanlıklarını temsil etmektedir.



İnsan yüzü şeklinde gerdanlık kabartmalı kadın mezar taşı bölgede bulunmaktadır.



At kabartmalı mezarlar; Şamanizm’in izlerini yansıtan benzerleri Kazakistan’da ve diğer Türki devletlerde de bulunmaktadır.

Yine, Kazakistan-Cumbul müzesi bahçesindeki Balballar ile köy mezarlığında ki insan yüzü motifli taşlarla büyük benzerlik vardır.

Bunlar atalarının kökenlerinin nereden geldiğini gösterdiği gibi, hangi kültürü Anadolu’ya taşıdığınında önemli bir belgesidir.



Dersim/Tunceli'nin Hiç Köyü'ndeki mezarlıkta bulunan H.1328 tarihli ve insan heykelli mezar-taşı dikkate şayandır.

Malatya-Arapgir-Onar Köyü ve Elazığ-Baskil-Muşar-Şeyh Hasan Köyü mezarlığında da benzer örnekler görülmektedir.

Bölgede boyunlara asılan Hemail'lerde üçgen Mühr-ü Süleyman biçiminde olup, kaide ve mezar taşlarında çeşitli biçimleri çok sık olarak süsleme şekli tarzında kullanılmıştır.

Güneş gülü motifi sağlık ve uğu ifade etmektedir ki bu figürde sıkça kullanılmıştır.

Şeyh Hasan (Tabanbükü) Köyü’ndeki, bir kadına ait mezar-taşının arka yüzü kafatası görünümünde olup, uzunca örgülü saç, taşın alt seviyelerine kadar inmektedir.

Ön yüzü yuvarlak olup, baş kısmında göz ve burun silinmiş olmasına rağmen belli olmakta, başın altına doğru da bir takı vardır.

Bu da önemli bir belgedir.

Bölgedeki eski Mezarlıklarda bulunan kadın şahidelerinin üst tarafı oval, altı düz, üç paralel çizgiden oluşan stilize kadın saçı ve kırık, eğri, düz çizgilerden gözler, ağız, burun belirtilerek bir yüz yapılmış özgün şekillere rastlanmaktadır.

Mezar-taşlarının ortasında ise graffitto edilmiş bir hayvan üstünde geometrik çizgilerden oluşan yük, çeşitli kuşlara, arslan, geyik ve yılanlara ait değişik kabartma resimler görülmektedir.

Orta-Asya’da Kipçak-Kuman boylarında da taş kadın heykelleri vardır.

Bu tip heykeller aynı kültürün Anadolu’daki izleri olasıdır.

Genç yaşta ölmüş insan mezarlarında; hayat ağacı motifi ve Güneş gülü motifli sıkça rastlanılmaktadır.

Çoğunluk olarak mezar taşlarında Güneş Gülü ve Mühr-ü Süleyman motifleri süslemeleri varolup, lahitler çatma taş şeklinde yapılmıştır.

Tunceli bölgesindeki mezarlıklarında “Koçbaşlı Mezartaşları” üzerinde bulunan “Güneş Gülü“ motifleri ve diğer simgeler Türkmen geleneğinin sembolleridir.

Çok eski yerleşim birimi olan bu yörelerde; Orta-Asya eski Türk gelenekleri ve ölü kültü anlayışı aynen burada da yaşatılmıştır.

Aleviler; düşünsel ifadelerini pratikte, rakam, harf, işaret, şekiller, semboller ve çeşitli ritüellerle anlatarak inanç ve kültür, kültlerini oluşturmuşlardır.

Mimari yapı sanatı açısından baktığımızda Alevi/Bektaşi mezar-taşları (Şahide, Hecetaşı) boyutları ve şekilleri, dizaynları, üzerindeki motif ve sembolleri, bezemeleri ve işaretleri, gizli bir anlatımın ve cemaatin kültürel kimliklerinin bir öğesini teşkil etmektedir.

Mezar-taşlarındaki şekiller, boy-oymak ve obaların aidiyetini bildirmektedir.

Orta Asya Türklerinin inancını dört temel noktada toplayabiliriz.

Gök Tanrı kültü, Atalar kültü, tabiat kültleri ve IX. yüzyıldan itibaren bu kültlere eklemlenen Şamanizm inancı; tüm bu inançlar öylesine birbirine girmiş ki ayırmak imkansız hale gelmiştir.

Atalar Kültü; ölmüş büyüklere tazim, atalara saygı, baba hukuku nun inanç sahasındaki belirtisi olarak görülmektedir.

Türkler gibi atalar kültüne sahip diğer kavimlerde bu inanç, ölen bazı kudretli kimselerin yarı-tanrı sayılmasına kadar ileri gitmiştir...

Eski Türkler ölenin yeri belli olsun diye KURGAN inşa ederler, mezarlarının üstüne tümsek yaparlar veya geniş daireler şeklinde taş yığarlar ve hatta taş heykeller (BALBAL'lar) dikerlerdi.

Mezar mimarisinin toplumların yaşayış, inanç ve kültürleri ile yakından ilgili olduğu ve mezarların kendi başlarına bir sanat eseri özelliği taşıdığı bilinen bir husustur.

Tek başına veya gruplar halindeki mezarlar ve mezar taşları Türk Mimarisi içerisinde de çeşitli özellikleriyle dikkati çekerler.

Bektaşi mezar mimarisinin güzel örneklerinden Er-Yek Baba Türbesinin bulunduğu Zeytinburnu-Kazlıçeşme'deki mezar grubu; Oniki dilimli üç sargılı Hüseyini (Haydari) taclı mezar taşları, 1826 Yeniçeri katliamında mezarlarının ortadan kaldırılmasından kurtulan ender eserlerdendir.

Bu mezar taşlarına tarihsel olarak baktığımızda; Hacı Bektaş-ı Veli'nin giydiği keçe 12 dilimli Hüseynî-Haydarî Kızılbaş tacın aynısıdır.

İstanbul’da bulunan önemli birer Alevi/Bektaşi belgesidir...

0 Comments:

Post a Comment

Subscribe to Post Comments [Atom]

<< Home